Bob Dylan - Shelter From The Storm

 (versiyon 1)
Metin boyutu: ( + Büyült ) ( - Küçült)   
"Twas in another lifetime, one of toil and blood

"Bu olay başka bir yaşamdandı, emek ve kandan

When blackness was a virtue and the road was full of mud

Siyahlık erdemken ve yol çamurla doluyken

I came in from the wilderness, a creature void of form

Çölden geldim ben, ıssız bir yaratık biçiminde

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



And if I pass this way again, you can rest assured

Ve eğer bu yoldan geçersem yine, kesinlikle dinlenebilirsin

I'll always do my best for her, on that I give my word

Onun için her zaman en iyisini yapacağım, sözünü verdiklerimde

In a world of steel-eyed death, and men who are fighting to be warm

Çelik gözlü ölümün dünyasında ve ısınmak için savaşan adamlarla

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Not a word was spoke between us, there was little risk involved

Aramızda konuşulan bir söz değil, buna dahil olan bir risk vardı

Everything up to that point had been left unresolved

O ana kadar her şey çözümlenemeden bırakıldı

Try imagining a place where it's always safe and warm

Her zaman güvenli ve sıcak bir yuvayı hayal etmeye çalış

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



I was burned out from exhaustion, buried in the hail

Yorgunluktan yok olmuştum, sağanakta gömüldüm

Poisoned in the bushes an' blown out on the trail

Otlarda zehirlendim ve izlerden estim geçtim

Hunted like a crocodile, ravaged in the corn

Timsah gibi avladım, mısırları yıktım

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Suddenly I turned around and she was standin' there

Aniden arkama döndüm ve o ordaydı

With silver bracelets on her wrists and flowers in her hair

Bileğinde gümüş bileziklerle ve saçında çiçeklerle

She walked up to me so gracefully and took my crown of thorns

Bana doğru zarafetle yürüdü ve dikenli tacımı aldı

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Now there's a wall between us, somethin' there's been lost

Şimdi aramızda bir duvar vardı, kaybolan bir şey

I took too much for granted, got my signals crossed

Diyelim ki çok şey aldım, sinyallerim çakıştı

Just to think that it all began on a long-forgotten morn

Bunun uzun zaman önce bir unutulmuş sabahta başladığını düşündüm

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Well, the deputy walks on hard nails and the preacher rides a mount

Vekil tırnakları ucunda sertçe yürüyor ve papaz bir ata biniyor

But nothing really matters much, it's doom alone that counts

Ama hiçbir şey öyle önemli değil, bu sayılan yalnızca alın yazısı

And the one-eyed undertaker, he blows a futile horn

Ve bir gözlü cenazeci, boş bir ıslık çalıyor

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



I've heard newborn babies wailin' like a mournin' dove

Yeni doğan bebekler inleyen güvercin gibi ağlıyor diye duydum

And old men with broken teeth stranded without love

Ve kırık dişli yaşlı adamlar aşksız sıkıntıda

Do I understand your question, man, is it hopeless and forlorn?

Sorunu anlıyor muyum bayım, bu umutsuzca ve perişan mı?

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



In a little hilltop village, they gambled for my clothes

Yamaçtaki ufak bir köyde, kıyafetlerim için kumar oynadılar

I bargained for salvation an' they gave me a lethal dose

Kurtuluş için anlaştım ve onlar bana öldürücü dozda hap verdiler 

I offered up my innocence and got repaid with scorn

Masumiyetimi önerdim ve küçümsemeyle geri verildim

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Well, I'm livin' in a foreign country but I'm bound to cross the line

Eh, yabancı bir ülkede yaşıyorum ama sınırı aşmaya mecburum

Beauty walks a razor's edge, someday I'll make it mine

Güzellik usturanın kenarında yürüyor, bir gün ben benimkini yapacağım

If I could only turn back the clock to when God and her were born

Tanrının ve onun doğduğu saate gidebilseydim bir tek

'Come in,' she said, 'I'll give you shelter from the storm"İçeri gel" dedi, "Sana fırtınadan korunacak yer vereceğim"



Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com


İçerik Kısa Linki:


Beğendiniz mi? Shelter From The Storm Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın: