It's like a thunder without rain [Gökgürültüsüz bir yağmur gibi] Or like a week without sunday [yada pazarı olamayan bir hafta] Or like a book without a last page [yada bir kitap son sayfası olmayan] You want to buy you have to pay [Satın almak istiyorsan ödemelisin] A storm without pain [Acısız bir fırtına] Without any destruction [Hiçbir yıkımı olmayan] It's a good old game [Bu eski iyi bir oyundur] Million pleasures but no satisfaction [Tatmini olmayan milyonlarca zevk] Storm takes your desires [Fırtına alır tüm arzularını] And all expectations [ve beklentilerini] It would happen anyway [Neyse zaten olacaktı] It's the only way to lose your frustration [Hüsranını yenmenin tek yolu bu] It's like a thunder without rain [Gökgürültüsüz bir yağmur gibi] Or like a week without sunday [yada pazarı olamayan bir hafta] Or like a book without a last page [yada bir kitap son sayfası olmayan] You want to buy you have to pay [Satın almak istiyorsan ödemelisin] And you can feel without a touch [ve dokunmadan hissedebilirsin] And you can hear without speakers [hoparlörler olmadan duyabilirsin] Of course you'll see without tv [Elbette televizyon olmadan göreceksin] And we will run without sneakers [ve ayakkabılarımız olmadan koşacağız] Red, red sky [kızıl, kızıl gök] And Atlants are swimming by [Atlantalılar yüzüyor] The same mistakes [Aynı hatalar] Different time and different place [Farklı bir zaman, farklı bir yer] It's like a thunder without rain [Gökgürültüsüz bir yağmur gibi] Or like a week without sunday [yada pazarı olamayan bir hafta] Or like a book without a last page [yada bir kitap son sayfası olmayan] You want to buy you have to pay [Satın almak istiyorsan ödemelisin] And you can feel without a touch [ve dokunmadan hissedebilirsin] And you can hear without speakers [hoparlörler olmadan duyabilirsin] Of course you'll see without tv [Elbette televizyon olmadan göreceksin] And we will run without sneakers [ve ayakkabılarımız olmadan koşacağız] One song is over another one left [Son birşey kaldı ve şarkımız bitiyor] The more you love, the more you know [Sevdikçe, bildikçe] You try to forget [Deniyorsun unutmayı] Heaven and earth [Cennet ve dünyayı] There will be no winner [Kazanan olmayacak] As we all are saints [Aynen tümümüz azizmişiz gibi] And we are, we are such sinners [ve biz, biz günahkarlarız] Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com