ACROSS THE LINE [HATTIN KARŞISI] In this desert [Bu çölde] In darkness [Karanlığın içinde] Lying with the gun across his chest [Göğsüne dayanmış bir tabancaya rağmen yalan söylüyor] Pretending He's heartless [Kalpsizmiş gibi davranmaya çalışıyor] As the fire flashes in the sky [Gökyüzünde parlayan bir alev gibi] He was fragile and frozen [O donmuş ve kırılgandı] When the bullet took away his friend [o kurşun arkadaşını alıp uzaklara götürdüğünde] And now he's somehow more broken [ve her nasılsa şimdi daha çok kırıldı] He's pulling his weapon to his side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of his goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] He's pulling his weapon to his side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of his goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] Sweating and shaking [Terliyor ve sallanıyor] Lying with her hands across her chest [Elleri göğsündeyken yalan söylüyor] She wakes with her cravings [Özlemiyle uyanıyor] As the fire flashes in her eye [Alev gözlerinin içinde parlıyormuş gibi] She was fragile and frozen [O(kız) donmuş ve kırılgandı] When the needle took away her friend [Zehirli bir iğne arkadaşını alıp götürdüğünde] And now she's somehow more broken [Ve her nasılsa şimdi daha çok kırıldı] She's pulling her weapon to her side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of her goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] She's pulling her weapon to her side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of her goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] With every battle he's choosing [Her savaşla birlikte bir seçim yapıyor] With every fight he's losing [her kavgayla kaybediyor] His enemy's not far behind [Düşmanı çok gerisinde değil] With every promise she's broken [Verilen her sözle kırıldı] With every lie she's spoken [Söylenen her yalanla konuştu] Her enemy's not far behind [Düşmanı çok gerisinde değil] It's your time [bu senin zamanın] It's your time [bu senin zamanın] It's your time [bu senin zamanın] It's - your - TIME! [bu senin zamanın!] He's pulling his weapon to his side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of his goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] He's pulling his weapon to his side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of his goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] She's pulling her weapon to her side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of her goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] She's pulling her weapon to her side [Silahını kendi tarafına doğru çekiyor] Loading it full of her goodbyes [Silahı vedalarıyla dolduruyor] Holding an enemy across the line [Düşmanı hattın karşısında tutuyor] With every battle he's choosing [Her savaşla birlikte bir seçim yapıyor ] With every fight he's losing [her kavgayla kaybediyor] His enemy's not far behind [Düşmanı çok gerisinde değil] With every promise she's broken [Verilen her sözle kırıldı] With every lie she's spoken [Söylenen her yalanla konuştu] Her enemy's not far behind [Düşmanı çok gerisinde değil] Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com