Murat Yılmazyıldırım - Murat Taşlamaları

 (versiyon 1)
Metin boyutu: ( + Büyült ) ( - Küçült)   

Son başlangıçlar dalgıçlarımdır

Olmadık yerde şifreli sentomlar yaratır

Çok ağırdan girdim söze

Bakmayın hiç benim şu mayhoş halime

Cümbürle cemaat birden birleşti

Avuç avuç toplandım peteğimden

Düş kâhiniydim sırat köprüsünde

Haklarımı muallaktakilere verdim

Muhallebi medeni suyu kaçmış

Palyaço balıkları çoktan okyanusu aşmış

Dert yorganını en çok ben örtündüm

Gözyaşı okulunun ilk ordinaryus'uydum

Kakalardaki sarp geçitler oldum

Engelleri hiç geçemedim

Kuramcıydım ben soyunup bekledim

Soyutu çiçeklerimde dölledim

Dokuz doğurdum tek bir mu için

Geçen yüzü rat'ını ekledim

Gerçek dışıyım hayâl içiyim

Topal dünyanın düş elçisiyim



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Çile çile kurban edilmiş yıllarımı



Açık bıraktım çeşmelerimi

Büyük kanyonlar aşıp aradım bâkire gelini

Gelincikler nârin gelin gibidir

Benim evciliklerim hep gizemlidir

Yolun başı olmuş tecvit

Yolun sonundaki tercih

Görünüyor mahşerdeki makbêr

Kılıcım yok hamlet oldum

Aşk uğruna zehir tattım

Öleceğim derbeder

Çıkarttım malvarlığımı elimden

Günahlar akıyor beşerin zâlim belinden

Kudretin postunu kuyuçtan getirdim

Merkezim şaştı buharlaşıp eridim

Afaroz oldum biyotin yedim

Ölümlerden ölüm beğendim

Hayâlle gerçek mercekle yaşam

Götürüyor beni geriye



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Bade bade kana dönmüş nehirlerimi



Darmadağınık olmuş yüzüm

Kandiller aydınlatmıyor gölgemi

Yol geçen hanına dönmüş yüzüm

Ellerim tutamıyor geçmişi

Uzan üstüme otlar gibi

Yeniden yol ver bana

Uyaklımıyım uzaktamıyım

Topyekün yürüyelim aşka

Göğün rengine kalbimi verdim

Rengim rızârım beni mavi eyledi

Nükteki bir aşığa döndüm

Lütufkâr olup ağlayanları güldürdüm

Başkalaştı gül kemâle erdim

Bugün doğanlar hep gülün

Karmaşıklı hayat denklemler gibi

Yollarıma ıhlamurlar dökün



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Pare pare yare olmuş kalemimi



Acıya tulum giydirdim

Uyuttum onu atlıkarıncaya bindirdim

Dünyanın kardeş dört genine

Sular fışkırttım bereketli topraklar ürettim

Önüm arkam sağım solum

Güney kuzey batım doğum

Kan akıtmaz benim yolum

Binbir çeşit meyve oldum

Doğru yolu böyle buldum

Can çıkarmaz benim kolum

Şapkamdan tavşan çıkartamam

Mantığım durur olanları algılayamam

İnlete cinlikle işim olmadı

Zehirle ok birleşip kalbime hiç batmadı

Kızgın çölde aç ve susuz

Yılan gibi sürünürken

Hayat veren nimet buldum

Dua ettim rahmet için

Haktan aldım aşka verdim

Âşık oldum derviş gibi

Bilge ruhtan gece gündüz

İlerledim dönüşerek

Meyveme sevgiyi ekledim

Secdeye vardım imân için

Yokluktaydım varlık oldum

Dönüp durdum dünya gibi



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Liğme liğme lokma olmuş bedenimi



Sırçalı köşke fırça oldum

Ayarım arttı kendimi tünelde buldum

Yağız atlara binektim ben

Gözü kapalı dört nala ahirete giden

Karanlıkta ışık idim

Kör dünyayı aydınlatan

Işıktaki denge gibi

Gönül işi ustalıktır

Sözcüklerim hastalıktır

Ölüleri diriltirim ben

Çok yakınımdır uzağa

Düşer gibi yaparım içine çeken tuzağa

Günah kuşunun kardeşiyim

Her savaşta hep onu ben yendim

Bütün kuşlara ödül dağıttım

Onlara yeni kanatlar verdim

Melekler geldi düzen değişti

Bayrakları üzerime giydim



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Yâne yâne ateş olmuş cennetimi

Mistik hikayelerim var anlatacak

Geçmişin derinliklerinde dolaştıracak

Nedeni nedir bilemedim

Yerden aldığım aşklarımı hep birleştirdim

Kalbimi yıktım ruhumu deldim

Anahtar olup yüce kapıdan geçtim

Cenk işi vardı vuslatım sarktı

Vicdan sahnem gizli saraydı

Bedenimi defnedin kötülüğe

Karanlık biter beşer olan iyileşir diye

Ölüm zamanım mavi hududa saklı

Yırttım attım yalancı idam fermanımı

Vibratör oldum toprağı titrettim

Uygarlığımdan yağmur indirdim

Yaşam diyetim çoktan ödendi

Gafil avladım kara yezidi

Hiçliğin inine içimi soktum

Tek olanda hayat buldum

Yokluk evimde bacam hep tüter

Tüten duman şekiller çizer



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Kâne kâne çare olmuş mabedimi



Bilanço defterimde kayıplar var

Kötü pipileriydi şettim altıncı perdemde

Kilidi kaldırdım kukulardan

Kadınların önüne iffetli hayatlar serdim

Devanın karşıtı eza

Allem edip kallem ettiler

Verdiler bana ceza

Göklerden alırım gücü

Yoktur bunda hiçbir büyü

Dünyayı aldı derin bir üzgü

İmparatorun köpeği geldi

Elimi yaladı sonra döndü kıçını ve gitti

Anladımki ben bir oyuncaktım

Beşerlere çeşit çeşit roller satardım

Haram gibi hayatlardan

Bayatlamış kokulardan

Tohumlar yetiştirdin sen

Tapınmanın dili birdir

Sonsuz evren kalplerdedir

Tekrar olup yudumlandım ben



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Hâre hâre çatal olmuş heykelimi



Lirik aşkın trajedileri

Oynanan oyun anlatır seyircileri

Armonik notaların don kişotuyum

Şatolara şakıyan şarkılar uçururum

Ayrışır diller düzelir evcin inler

Hoş seda kalır gönüllerde

Açar rahmini lohusa kadın

Aldığım bebek ağlar dünyaya

Ölçülerim uydu başımdaki aya

Güneş battı uyudum karanlığa

Memelerin yumuşak saçağında

Ağzıma değer süt veren mağara

Kapattım salondaki gözalıcı ışıkları

25 perdeye geceyi geçirdim

Boşluk olup başa döndüm

Kendi yangınımda söndüm

Harmanladım köşe bucağı

Yemişteki emiliştim

Emildikçe ruha iliştim

Gökten gelip sahneye indim

Bu yer bana aitmidir

Yerim nerde belli değil

Kendim yazdım mezar taşımı



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Lale lale nedim olmuş şiirlerimi



Perde düştü gölgelerime

Kandiller girdi yeniden devreye

Düşümün başına üşüştüler

Tünelin ucunda beklediler nimetimi

Galaktik mecra mazlum macera

Işık dolu mavi oldun sen

Gökten gelenler yerden çıkanlar

Meclis ara kahramandım ben

Aşkın hüznüne meydan okudum

Yeni yol açtım ormanların gezegeninde

Meyilliydim hep kasırgalara

Pazarlık yaptım yok olan krallıklarla

İcad edilmemiş rengin kalbiydim

Kendi içinde ebediyete dönen

Üstümde biten otlar içinden

Işıyan çiçekler açtı

Aynamdaki sen bana aittin

Ruhuma giymiş pelerinimdin

Ahirettemiyim dünyadamıyım

Kanat açmayı çok özledim



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Tane tane hala içimde suretlerimi



Kuşatıldı dört bir yanım

Ellerinde başaklar beni ziyarete geldiler

Başaklar döküldü mezarıma

Toprak yarıldı altın oldu bütün gezegen

Bebek uyandı uçuştu dallar

Gökkubbede ebedi bir aşk var

Açıldı bağım döndü fermanım

Yerkürede topluluk ruhu var

Hava denize dönmüş

Deniz hava olup karayı bölüştürmüş

Zaman kaybolup gitmiş

Gece ve gündüz çoktan helâlleşmiş

Ezân okunmuş çan çalınmış

Soyut olan somuta geçmiş

Cennet uyanışmış cehennem uyuyuş

Beşerler ahiretimiz gelmiş



Azâd ettim sürgündeki kargaları

Sözden geçtim gözlerine âmâdeyim

Aşk dağında zülcelâli ben bekledim

Okundum yağmur gibi düşürdüm dilimden

Nakış nakış kanatlanmış meleklerimi

Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com


İçerik Kısa Linki:


Beğendiniz mi? Murat Taşlamaları Sözleri sayfasını Şimdi paylaşın: