Nightwish - Song Of Myself

 (versiyon 1)
Metin boyutu: ( + Büyült ) ( - Küçült)   









The nightingale is still locked in the cage

Bülbül kafeste kilitli hala



The deep breath I took still poisons my lungs

Aldığım derin nefes hala ciğerlerimi zehirliyor



An old oak sheltering me from the blue

Eski bir meşe beni maviden koruyor



Sun bathing on it's dead frozen leaves

O donmuş yapraklarda güneşleniyor





A catnap in the ghost town of my heart

Kalbimin hayalet kasabasında bir şekerleme



She dreams of storytime and the river ghosts

Öykü zamanı ve nehir hayetlerini düşlüyor



Of mermaids, of Whitman's and the rude

Deniz kızlarının, Whitman'ın ve kabanın



Raving harlequins, gigantic toys

Çılgın harlequinler*, devasa oyuncaklar





A song of me a song in need

Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı



Of a courageous symphony

Cesur bir semfoniden



A verse of me a verse in need

Benim bir satırım, muhtaç bir satır



Of a pure-heart singing me to peace

Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten





All that great heart lying still and slowly dying

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor



All that great heart lying still on an angelwing

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor





All that great heart lying still

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala



In silent suffering

Sessice acı çekiyor



Smiling like a clown until the show has come to an end

Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor



What is left for encore

Tekrar için bırakılan



Is the same old dead boy's song

Eski ölü çocuğun* şarkısı



Sung in silence

Sessizce söylenen



All that great heart lying still and slowly dying

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor



All that great heart lying still on an angelwing

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor





A midnight flight into Covington Woods

Covington Woods'a bir geceyarısı uçuşu



A princess and a panther by my side

Yanımda bir prenses ve panterle



These are Territories I live for.

Bunlar uğruna yaşadığım topraklar.



I'd still give my everything to love you more

Seni daha fazla sevebilmek için hala herşeyimi verirdim



A song of me a song in need

Benim bir şarkım, muhtaç bir şarkı



Of a courageous symphony

Cesur bir semfoniden



A verse of me a verse in need

Benim bir satırım, muhtaç bir satır



Of a pure-heart singing me to peace

Bana barış için şarkı söyleyen saf bir kalpten





All that great heart lying still and slowly dying

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor



All that great heart lying still on an angelwing

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor





All that great heart lying still

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala



In silent suffering

Sessice acı çekiyor



Smiling like a clown until the show has come to an end

Şov bir sona varana kadar, bir palyaço gibi gülüyor



What is left for encore

Tekrar için bırakılan



Is the same old dead boy's song

Eski ölü çocuğun* şarkısı



Sung in silence

Sessizce söylenen



All that great heart lying still and slowly dying

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor



All that great heart lying still on an angelwing

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor







A silent symphony

Sessiz bir semfoni



A hollow opus #1,2,3

Tek oyuklu opus* #1,2,3





Sometimes the sky is piano black

Bazen gökyüzü piyano siyahı



Piano black over cleansing waters

Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı





Resting pipes, verse of bore

Dinlenen düdükler, sıkıntının satırları



Rusting keys without a door

Bir kapısı olmadan paslanan anahtarlar





Sometimes the within is piano black

Bazen piyano siyahı içindeki



Piano black over cleansing waters

Arındırıcı suların üzerinde piyano siyahı



All that great heart lying still and slowly dying

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor hala ve yavaşça ölüyor



All that great heart lying still on an angelwing

Tüm bu büyük kalp yalan söylüyor, hala bir melek kanadında duruyor







I see a slow, simple youngster by a busy street,

Yavaş, saf bir genç görüyorum işlek bir sokakta



with a begging bowl in his shaking hand.

Titreyen elinde bir tasla dilenen



Trying to smile but hurting infinitely. Nobody notices.

Gülmeye çalışıyor ama oldukça acıtıyor. Kimse farketmiyor



I do, but walk by.

Ben farkediyorum, ama yürüyorum.





An old man gets naked and kisses a model-doll in his attic

Yaşlı bir adam soyunuyor ve tavanarasında bir oyuncak modeli öpüyor



It's half-light and he's in tears.

Loş ışıkta gözyaşlarına boğuluyor.



When he finally comes his eyes are cascading.

Sonunda geldiğinde gözleri şelale gibi.





I see a beaten dog in a pungent alley. He tries to bite me.

Keskin bir sokakta dövülmüş bir köpek görüyorum. Beni ısırmaya çalışıyor.



All pride has left his wild eyes.

Gururun tek geride bıraktığı, vahşi gözleri.



I wish I had my leg to spare.

Keşke fazladan bir bacağım olsaydı.





A mother visits her son, smiles to him through the bars.

Bir anne oğlunu ziyaret ediyor, parmaklıklara rağmen ona gülümsüyor



She's never loved him more.

Onu hiç daha fazla sevmemişti.





An obese girl enters an elevator with me.

Şişman bir kız benimle bir asansöre giriyor.



All dressed up fancy, a green butterfly on her neck.

Tamamen süslenmiş, boynunda yeşil bir kelebek.



Terribly sweet perfume deafens me.

Korkunç derecede tatlı parfümü beni sağır ediyor.










She's going to dinner alone.

Akşam yemeğine yalnız gidecek.



That makes her even more beautiful.

Bu onu daha da güzel yapıyor.





I see a model's face on a brick wall.

Bir tuğla duvarın üzerinde bir modelin yüzünü görüyorum.



A statue of porcelain perfection beside a violent city kill.

Şiddetli bir şehir katliamının yanında, mükemmel bir porselen hekel.



A city that worships flesh.

Şehvete tapan bir şehir.





The 1st thing I ever heard was a wandering

Duyduğum ilk şey göçebe bir



man telling his story

adamın hikyesini anlatışıydı.



It was you, the grass under my bare feet

Sendin o, yalın ayaklarımın altındaki çim



The campfire in the dead of night

Gece yarısındaki kamp ateşi.



The heavenly black of sky and sea

Gökyüzü ve denizin olağanüstü siyahı





It was us

Bizdik o



Roaming the rainy roads, combing the gilded beaches,

Yağmurlu yolları gezen, yaldızlı plajları tarayan,



Waking up to a new gallery of wonders every morn.

Her sabah yeni harikalara uyanan.



Bathing in places no-one's seen before,

Daha önce kimsenin görmediği yerlerde yüzen,



Shipwrecked on some matt-painted island.

Mat boyalı adada batan gemi.



Clad in nothing but the surf - beauty's finest robe

Örtüsüz ama köpüklü dalgalarla - güzelin en iyi örtüsü



Beyond all mortality we are, swinging in the breath of nature

Tüm ölümlülüğün ötesinde biz, doğanın nefesinde sallanıyoruz



In early air of the dawn of life

Yaşamın başlangıcının ilk esintisinde



A sight to silence the heavens

Sessiz göklere bir bakış





I want to travel where life travels,

Yaşamın gittiği yeri gezmek istiyorum



Following its permanent lead

Daimi kurşunu taip ediyorum



Where the air tastes like snow music

Havanın tadının kar müziği gibi olduğu yere



Where grass smells like fresh-born Eden

Çimin yeni doğan Eden gibi koktuğu yere



I would pass no man, no stranger, no tragedy or rapture

Ne insanı, ne yabancıyı, ne trajediyi yada kendimi geçerdim



I would bathe in a world of sensation

Duygu dünyasında yıkanırdım



Love, goodness and simplicity

Sevgi, iyilik ve basitlik



(While violated and imprisoned by technology)

(Teknoloji tarafından ihalal ve hapis edilmişken)





The thought of my family's graves was the only moment

Ailemin mezarının düşüncesi tek andı



I used to experience true love

Önceden gerçek aşkı yaşardım



That love remains infintie,

Sonsuz kalan aşkı.



as I'll never be the man my father is

asla babamın olduğu adam olmayacak olduğum gibi.





How can you "just be yourself"

Nasıl "sadece kendin" olabilirsin



when you don't know who you are?

kim olduğunu bilmiyorken?



Stop saying "I know how you feel"

"Nasıl hissettiğini biliyorum" demeyi bırak.



How could anyone know how another feels?

Biri diğerinin nasıl hissetiğini nasıl bilebilir ki?





Who am I to judge a priest, beggar,

Ben kimim ki yargılayayım, bir rahibi, dilenciyi 



whore, politician, wrongdoer?

fahişeyi, politikacıyı, yanlışcıyı?



I am, you are, all of them already

Ben, sen, şimdiden hepsi



Dear child, stop working, go play

Sevgili çocuk, bırak çalışmayı, git oyna



Forget every rule

Unut her kuralı



There's no fear in a dream

Bir rüyada korkular olmaz





"Is there a village inside this snowflake?"

"Bu kar tanesinin içince bir kasaba var mı?"



- a child asked me

- bir çocuk sordu bana



"What's the colour of our lullaby?"

"Ninnimiz ne renk?





I've never been so close to truth as then

Gerçeğe hiç yakın durmadım sonra



I touched its silver lining

Dokundum o gümüş astara





Death is the winner in any war

Ölüm her savaşta kazanandır



Nothing noble in dying for your religion

Dinin için ölmekte şereflendirici bir şey yok



For your country

Ülken için ölmekte de



For ideology, for faith

İdeolojin için, inancın için ölmekte de



For another man, yes

Başka bir adam için ölmekte de





Paper is dead without words

Kelimeler olmadan kağıt öldü



Ink idle without a poem

Bir şiir olmadan mürekkep gereksiz



All the world dead without stories

Tüm dünya hikayeler olmadan öldü



Without love and disarming beauty

Sevgisiz ve yatıştırıcı güzellik olmadan





Careless realism costs souls

Dikkatsiz gerçekçilik ruhlara bedel olur





Ever seen the Lord smile?

Lordu hiç gülerken gördün mü?



All the care for the world made Beautiful a sad man?

Tüm bu dünya kaygısı, güzeli üzgün bir adam mı yaptı?



Why do we still carry a device of torture around our necks?

Neden hala işkence aletlerini boyunlarımızda taşıyoruz?



Oh, how rotten your pre-apocalypse is

oh, ön-kıyamretiniz ne kadarda rezil



All you bible-black fools living over nightmare ground

Siz tüm siyah-incil aptalları bir kabusun üzerinde yaşıyorsunuz



I see all those empty cradles and wonder

Tüm bu boş beşikleri ve mucizeyi görüyorum



If man will never change

Eğer insan asla değişmeyecekse



I, too, wish to be a decent manboy but all I am

Bende iyi bir insanoğlu olmayı diliyorum ama tek olduğum şey



Is smoke and mirrors

Duman ve aynalar



Still given everything, may I be deserving

Yinede herşey göz önüne alındığında, belkide  hakediyorumdur



And there forever remains the change from G to Em 

Ve G'den Em'e* değişim herzaman orda kalır





*Harlequin;İtalyan tiyatrosu'nun en şık ve en gösterişli karakteri.

*Ölü Çocuk;Dead Boy's Poem

*Opus;Besteciler yapıtlarının sırasını belirtmek için kullanırlar.

*G ve Em; Akor isimleri.



Bu döküman AkorMerkezi.com'da yayınlanmıştır. http://www.akormerkezi.com


İçerik Kısa Linki:


Beğendiniz mi? Song Of Myself Çeviri sayfasını Şimdi paylaşın: